Her ütopyanın bir sonu vardır...Yoksa ütopya olmazdı...
düşlerini paraya çevirmeyenlerin ütopyalarını düşledim belki de....sonunun geleceğini bile bile...
yeni dönem....
Bağlantıyı al
Facebook
Twitter
Pinterest
E-posta
Diğer Uygulamalar
Epeydir güncellemiyordum...
Umut Bademi İzmir'de bıraktı...İlk başlarda anlaşamıyorduk ama son günlerde aramız iyi...
Yeni dönem..Nihayet mezuniyet ve geçmişte kalan sıkıntılar...
Haydi... Yelkenler Fora!!!!!
Bağlantıyı al
Facebook
Twitter
Pinterest
E-posta
Diğer Uygulamalar
Yorumlar
Adsız dedi ki…
3-5 cümle kurmuşsun ama ... neden bıraktın, devam et! lazımsınız...
teknoloji çağı mı,yeni bir ortaçağ mı? Öylesine hızlı teknik değişimlerin yaşandığı bir yüzyıl daha mı yaşıyacağız?Sürekli hızlı daha hızlı olmaya özendiren bir zamana karşı yarış bize dayatılan hayat tarzı. Daha erken hayata başlamak,daha erken köşeyi dönmek ve sadece daha çok para kazanmak. Ruhunu satan insanlar kapitalizmin cehennemine hazırlandıkları bir geleceği oluşturmakta olduklarının farkında değil. Oysa daha yaşanabilir, dünya kaynaklarının daha dengeli paylaşılabileceği bir teknolojik ve kültürel birikim mevcut insanoğlunda bu çağda.Ama hızlı yaşamanın dayatıldığı sanki yarın dünyanın sonu gelecekmiş gibi hızla tüketen bir topluluklar ve kültürler dizisi oluşturuluyor. Batının emperyalist emelleri geçen yüzyıllara başlayan sömürgeler bulma ve daha yavaş gelişen toplumları pazarlarına dönüştürme arzuları daha da bir farklı boyut kazandı. Artık teknoloji batının egemenliğini sürdürme çabalarının bir aracı haline gelmiş durumda.her 5-10 yılda bir gelen yeni teknol
hayatın dönemeçleri vardır...bişeylerle mücadele ettiğimizin bilincene çoğu kez varmayız bile...özellikle birileri enerjimizi; düşüncelerimizi emen bir vakum gibi bu mücadelede hep kovalar bizi...Direnebilenler için bu vampirleri yenmek sözkonusu olabilir..ama bazen vampir kazanır...bu durumda yapabileceğimiz en iyi şey başka bir yerde yeni bir başlangıç yapmak olmalı..ama yeni ortamda da enerji emen vampirler olduğunu unutmadan...yeni başlangıç çoğu kez kışın ortasında yaşanan bir baharı andırır...kısadır ama sıcaktır...ömrün en güzel yıllarında enerjini çalmışlardır..ama yaşamın her yaşında yeni bir umut her zaman olmalı dersin yeni mücadelende...ömür orta yaşa yaklaştıkça yalnız kalma korkusunu taşısada,belki bir kez daha yeniden başlayabilme gücünü de içinde taşır...Bu başlangıçlar belkide ölümle bile sona ermiyor olabilir...
çocukluğum bana bakıyor...eksik bişeyler var sanki...neredesin?...soruyor...neden?...soruyor...ya nasıl?...soruyor...eksik bişeyler var evet...çocukluğumda yitirdiğim bişeyler...öyle belirsiz bakıyor ki ekrandan;geçmişten...şu anı açıklayan bir durgunluk sanki...ürkeklik,gülümsemeyen bakışlar,sessizlik...hala aynı belkide.kendimi yitirmişliğimin şaşkınlığı yıllardır üzerimde; oysa ki çocukluğumun bakışlarında da aynı şaşkınlık; neden?...soruyor...Elimizde olmayan şeyler var...çocuk yüreğimizi geleceğe taşırken yaralayan;elimizde olmayan...bir varoluş sorunu belki...varolmayı ben seçmedim...ama yok da değilim...hayat denen filmde kötü bir figüran bile olamamış hissediyorsam cevabı varoluşumun ne kadar geçmişinde aramalıyım?...çocuk bakışım bile şu anki sessizliğimi yansıtıyor....ne kadar geçmişte kaybettimşu an aradıklarımı?...soruyor...
Yorumlar
neden bıraktın, devam et!
lazımsınız...